EĞİTİMCİ OLMAK - Ali DAĞ

     Günümüzde her geçen gün daha da çetrefilleşen, karmaşıklaşan Türk eğitim/öğretim ve öğretmen sorunu artık içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağı olarak her geçen gün daha da büyümekte. Halbuki 1923 Devrimi ile eğitim sorunu kökten çözülmüş; Ulusal bağımsızlık savaşı ile baş başa yürütülen, “ Milli Türkiye’nin Milli Eğitimi” de temelleri devletimizin kurucu önderi, Atatürk’ün “Görüyorum ki en önemli ve […]

12 May 2025 - 06:09 YAYINLANMA

     Günümüzde her geçen gün daha da çetrefilleşen, karmaşıklaşan Türk eğitim/öğretim ve öğretmen sorunu artık içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağı olarak her geçen gün daha da büyümekte. Halbuki 1923 Devrimi ile eğitim sorunu kökten çözülmüş; Ulusal bağımsızlık savaşı ile baş başa yürütülen, “ Milli Türkiye’nin Milli Eğitimi” de temelleri devletimizin kurucu önderi, Atatürk’ün “Görüyorum ki en önemli ve en verimli ödevimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim alanında ne pahasına olursa olsun, tam bir başarıya ulaşmak gerekir. Ulusal kurtuluş ancak bu yolla olur” demiştir.

     1923 Devriminin önderleri ülkemizde eğitim/öğretim ve öğretmen yetiştirme sorunlarına, Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın devamı olarak bakmaktadırlar. Atatürk öğretmenlere seslenişinde “Öğretmenler, Ulus sizden fikri hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirmenizi ister” ve “Öğretmenler! Ordularımızın kazandığı zafer sizin ordularınızın zaferi için yalnızca mutlu bir temel hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız.” Diyerek hem öğretmenlik mesleğinin, aynı askerlik mesleği gibi özverili ve sorumluluk isteyen bir iş, hem de Türkiye’de Ulusal eğitim ve öğretimin bir devlet işi, devlet politikası, ulusal bir sorun olduğunu belirtmiştir.

     İki yüz yıl önce bir aydınlık, bir ışık bulabilmek için yüzünü Batıya dönen Türk toplumu, Osmanlı medreselerinin öncülüğünde saplandığı, İmam Gazali karanlığından kurtulup özlediği aydınlığa erişemedi. 1923 Devrimi bu karalılıkları yok edip özlediği aydınlığa ulaştırmıştı. İslam Ortaçağını aşarak Laik eğitim, Özgür toplum kurumlarının en sağlam temellerini attı.

     Türk Dil Kurumunu kurarak, Arapça, Farsça gibi kelimelerden arındırarak öz Türkçe, yalın ve kolay öğrenilebilir bir alfabe uygulamaya soktu. Köy Enstitüleri ile aydınlanma sürecini, köyden/köylü den başlatarak, köylüyü bilinçlendirip, toprakla buluşturarak topraktan aldıklarını, gene eğitim ve öğretim yardımıyla teknik olanaklarla buluşturup, Pazar olanakları sağlamaktı. Bu yöntemle bir taraftan toplum eğitimi sağlanırken, bir yandan da aldıkları eğitimle tarımdan gelen üretimle ulusal sanayinin oluşmasında etken olacaktı.

     Öğretmen okullarının kapatılması ile ortaya çıkan bozgunu, bugün daha da etkin bir şekilde eğitim alanında görmekteyiz. Halkın özünden Cumhuriyetin Laik ilkelerinden uzaklaştırılan eğitim, devşirme öğretmen politikası hem öğretmenin niteliğini hem de eğitimin niteliğini düşürmüş, halkın öğrenme ve ulusal eğitim-öğretime güvensizliğine yol açmaktadır.

     Toplumun var olmasının en temel unsuru olan Eğitimde yapılması gereken, Ulusal Bağımsızlık Savaşı mantığına ve ülküsüne geri dönmektir…

12 Mayıs 2025

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: