EN BÜYÜK SORUNUMUZ KUTUPLAŞMA

 İnsanlığın olduğu her çağda bireylerin ve toplumların en büyük sorunlarından birisi de kutuplaşma dır. Din, mezhep, milliyet ve ırk gibi herkesçe mukaddes sayılan bu değerler geçmişte de bugün de çok önemli roller içerisindeler. Ortaçağda kendilerini mezhep ve din üzerinden tanımlayan bireyler ve toplumlar, endüstri devrimiyle birlikte bunlara ırk ve milliyet kavramlarını da eklediler.

     Halk birbirine karıştıkça siyasal tercihler, cinsiyet, meslekler ve yaş gurupları da bunlara eklenmiştir. Yerel farklılıklarımızla birlikte, bu guruplar her toplumun içinde onlarca alt kimlik oluşturuyor. Temel insan hak ve özgürlüklerinin gelişmesiyle, insanların mezhep, din, ırk ve milliyet farkı gözetmeksizin eşitlik anlayışı insanlığa bir ışık olmuştur. Bununla birlikte bireyler veya toplumlar insanlık adına yapmış oldukları çalışmalarla değer kazanmışlardır.

     Özellikle yöneticilerin başarıları yetersiz olunca, bu başarısızlıklarını genellikle dış güçlere bağlarlar. Yani kendi yetkilerinde olan gelişmeleri, kendilerinin dışındaki oluşumlara bağlayarak, başarısızlıklarını hem kendi vicdanlarını hem de toplum nezdinde aklanmaya çalışırlar. Bu durum genellikle geri kalmış toplumlarda olur ve geri kalmışlık larının sebebi olarak topluma sunarlar.

     Bireylerin ve halkın üretimle yaptıklarını paylaşmak için, kimliklerini ön plana çıkararak milli gelirden, hak ettiklerinin daha fazlasını alma çabalarıyla topluma egemen olmaya başlarlar. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet gibi ilkelerle, herkesin üretime katkıda bulunduğu oranda pay alma uygulaması bir toplumda henüz yerleşmemiş ise bu daha da vahim olur. Özellikle yönetimde olanlar, milli gelire yaptığı katkı oranında değil de kimliğine göre pay almaya başlar.

     Bu durumun en bariz örneği ise liyakate dayalı değil de yöneticilerin kendilerine yakın olanları yetkili görevlere atmasıdır. Bütün toplumlarda paylaşımlar iktidarlarla doğrudan ilgilidir. Çünkü halkın üretimden ne kadar pay alacağına iktidarlar karar veriyor. Bu eşitsizlik ise toplumda kutuplaşmaların ana etkenlerinden en önemlisi oluyor. Bunun tek çözümü ise demokrasidir. Çünkü gerçek demokrasilerde bu kutuplaşmaların barış içerisinde çözebilmenin tek çözümüdür...