İNANÇ ve DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ - Ali DAĞ

Temel insan hak ve özgürlükleri bağlamında, inanç ve düşünce özgürlüğü laikliğin uygulandığı toplumlarda olur. Laikliğin olmadığı ülkelerde düşünce ve inanç özgürlüklerinden bahsedilemez. Demokrasilerde sorunların çözümü için herkesin, farklı düşüncelerinin karşı karşıya gelerek, tartışılarak ortaya çıkarılır. Laikliğin olmadığı toplumlarda, yönetimlerde tek doğru vardır. Bu tek doğru da o devletin doğru saydığı dinin bir yorumudur.      Laikliğin […]

03 Mar 2025 - 09:07 YAYINLANMA

Temel insan hak ve özgürlükleri bağlamında, inanç ve düşünce özgürlüğü laikliğin uygulandığı toplumlarda olur. Laikliğin olmadığı ülkelerde düşünce ve inanç özgürlüklerinden bahsedilemez.

Demokrasilerde sorunların çözümü için herkesin, farklı düşüncelerinin karşı karşıya gelerek, tartışılarak ortaya çıkarılır. Laikliğin olmadığı toplumlarda, yönetimlerde tek doğru vardır. Bu tek doğru da o devletin doğru saydığı dinin bir yorumudur.

     Laikliğin olmadığı bir devlette bu nedenden dolayı demokrasi de olmaz. Çünkü devlet dinin bir yorumuna göre yönetilir. Temel insan haklarını kabul etmiş demokrasi ile yönetilen tek Müslüman ülke Türkiye, İslam dünyasında açıktan ve kurumsal olarak laik devlet anlayışını benimsemiş ve hayata geçirmiştir.

     Laikliğin kabul edildiği ülkelerde, yurttaşlar arasında din ve inanç ayrımı gözetilmez. Hangi inanç, hangi kökenden, cinsiyeti ne olursa olsun kadın veya erkek devlet nezdinde her vatandaş eşit yurttaşlık hakkına sahiptir. Dini inancı ne olursa olsun her yurttaşın yönetimlerde yer almaya hakları vardır. Laikliğin olmadığı dine dayalı yönetimlerde bu temel insan haklarından eşitlikten bahsetmek mümkün değildir.

     Müslüman Türk halkı kutsal kitabı Kuran’ı, anladığı dilden Türkçe olarak okumayı ve dinini öğrenme olanağına ancak laik cumhuriyetle birlikte ulaşabilmiştir. Laiklik hiçbir şekilde dini devre dışı bırakmak anlamına gelmez. Fakat din adına baskı yapmak, zor kullanmak isteyenleri devre dışı bırakır. Topluma dini referans dayatmasına karşı çıkar. Tam da bu nedenle demokrasi ve dini özgürlüklerin de ön koşulu laikliktir.

     Din ve devlet yönetiminin bir elde toplanması ile yönetilen toplumlarda, hiçbir şekilde kadın, erkek ve temel insan hakları, demokrasi ve özgürlüklerden bahsedilemez. Sadece dine dayalı otoriter bir yönetim şekli vardır.

     İslam coğrafyasında çok sayıda farklı mezhepler vardır ve her biriside, doğru olan İslami yorumun kendileri olduğunu savunmaktadırlar. Bu İslami mezhepler yıllardır, aynı dinin mensubu olmalarına rağmen, birbirlerini din dışı kabul edip aynı dine mensup dindaşlarını katlediyorlar.

     Laik toplum düzeni, farklı din ve inançtan olan insanların eşit koşullarda, vatandaşlık bağı ile devlette yurttaşların dinsel açıdan ayrıcalık tanımadan kucaklamasıdır…

03 Mart 2025

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: