LAİK CUMHURİYET

23 Haz 2025 - 11:23 YAYINLANMA

Hemen hemen Dünya ülkelerinin tamamının diktatörlükle yönetildiği bir ortamda, Emperyalist ülkelere karşı verilen milli mücadele sonunda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk yeni bir ülke kurmuş ve bu ülkeyi Cumhuriyetle taçlandırılmıştır. Feodal tarım toplumunda, kendilerini kul olarak gören insanlara birey olduklarını, vatandaş olduklarını öğretmiştir.

     Peki, bu aydınlanmayı neyle nasıl yapmıştır buna bakmak lazım. Bunun temel olmaz ise olmazı laiklikti. Laiklik genel anlamı ile din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır. Toplum ve devlet işlerinin akla ve bilime uygunluğudur. “Aklın iman karşısında özgürleştirilmesidir.” Laik toplum düzeni bütün din ve inançtan insanların eşit koşullarda aynı kurallara uymak, hiçbir inanca mensup kimseye ayrıcalık ve üstünlük tanımayan bir toplum düzenidir.

    Laiklik “din” in kendisini değil, din adına baskı ve zorbalığı devre dışı bırakmasıdır. Tarihe baktığımızda toplumlar dinsel kökenli savaşlar ile doludur. Dünya nüfusunun ortalama beşte birini Müslümanlar oluşturuyor. Buna rağmen Türkiye dışında tüm Müslüman ülkelerin dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeye katkıları yok denecek kadar azdır.

     Kemalizmin altı ilkesi içerisinde niçin en çok “Laiklik” konusunda duyarlı olduğunu anlamak zor değildir. Laiklik “devletçilik” dışındaki diğer ilkelerin hepsinin de ön koşulları içinde yer alır. Demokrasinin de ön koşuludur. Çünkü laiklik olmadan gerçek bir düşünde özgürlüğü olmaz. Gerçek özgür seçimde olmaz. Milliyetçiliğin de ön koşuludur. Çünkü Laikliğin olmadığı toplumda, önem taşıyan öğe ulus değil, inananların oluşturduğu “ümmet” dir.

     Devrimciliğin ön koşuludur çünkü laikliğin olmadığı bir toplumda ilmin, bilimin ve teknolojinin çağın gereklerinin gerisinde kalmış kurumları, değiştirmenin tartışması bile söz konusu değildir. Halkçılığında ön koşuludur çünkü bir din devletinde halkın istekleri değil, dinsel seçkinlerin düşünceleri ve uygulamaları olur.

    Laiklik karşıtı yöntemler genellikle çoğunluk dinine dayalı “azınlık diktasıdır.” Tarihteki hemen hemen her devrim, “din” ile değil ama din adına “eski” düzeni savunan eski düzenin güçleri ile bütünleşmiş olan, “dinci güçler” ile karşı karşıya gelinmiştir. Bu güçler kendilerinin etkisini azaltacak her girişimi “dinsizlik” olarak nitelemekten çekinmemişlerdir.

     Emperyalizme karşı verilen Ulusal kurtuluş savaşı sırasında da padişahın ve düşmanların çıkarları ile bütünleşerek, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları için de idam fermanları çıkaranlar ve dinsizlikle yaftalayanlar da yine bu tür din adamı maskesi altındaki din tacirleridir...

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: