OSMANLI’nın, ARAPLAŞMASI -2-

09 Haz 2025 - 11:47 YAYINLANMA

 Osmanlı zulmünden korkarak Kürtlerin yaşam alanlarına yerleşen 300 civarında Türkmen Aşireti/boyu Kürtleşmiştir. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlar ve Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır Türkmen boylarıdır. Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir. (Ekrad=Kürt demek) Ekrad, Türkmandır. Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunlu Türklerin büyük bir kısmı İran'a göçer. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır.) Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür.

     Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir artık, ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir. Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmış, mezhepçiliğe kurban edilmiştir. Devlete çöreklenen bu Arap Mollalar (ikibin civarındadır) başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı da ıskalatırlar. Rönesans’ı o dönem maalesef İngiltere kapar.

     Matbaa Osmanlı'ya ilk kez 1480’de koruyup kabul ettiğimiz Endülüs Yahudileriyle gelir. Sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve 1563’te ise Rumların da matbaası vardır. Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile Müslümanların matbaaya kavuşmasını engellerler. Bu yobaz geri kafalı dünyadan bi haber Arap mollalarımız, Sözüm ona ulemalarımızın, en meşhur hayır gerekçesi ise; "Allah’ın kelamı kara kitaplara basılmaz” Mantığa bakarmısınız?

     İbn-Rüşt, İbn-i Sina ile teselli bulup Endülüs Medeniyeti ile gurur duyanların hemen hiçbiri, İbn-i Rüsd'un "tehafütü't tehafüt"ünü yani felsefe üzerine yaptığı çalışmalarıyla İslam’ı hadis, sünnet bilgisizliğinden çıkartıp, mantık ve felsefeye dönüştürdüğünü bilmezler bile. Bilmedikleri gibi Ibn-i Rüşt ile İran'daki Gazalinin felsefeye, mantığa karşı çıkıp, hadis, sünnet(ehli sünnet vel cemaat anlayışının) dışındakileri din dışı ilan edip tüm Kütüphaneleri yakıp, İslam’ı sonu karanlık bir uçuruma ittiklerini de bilmezler! Çünkü İmam Gazalicidirler.

     Batı, Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan 240 yıl sonra yani 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile Matbaaya kavuşuruz ama, bilgiye sahip olmak için çok geçtir artık. Çünkü bilim, akıl, felsefe bizi çoktan terk etmişti bile. 1299’dan, 1683 Viyana Bozgununa kadar neredeyse savaştığı tüm savaşları kazanan bir ‘’Türk imparatorluğu’’ Osmanlı varken; neden son 250 yılda neredeyse girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de İstiklal Harbi yapmak zorunda kalmıştı?

     Osmanlı, 1683 Viyana Bozgunundan, 1922'de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan "Sakarya Meydan Muharebesine" kadar neredeyse tüm savaşlarını kaybetmiş, 13 cephede aynı anda birden savaşmış, üzerine Anadolu kadınının sayısız ağıtlar yazdığı Yemen'de 1 milyon askerini kaybetmişti. Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi koca bir imparatorluk batar mıydı? Ve yine; Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Hacı Bayramların, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi?

     Şeyh Edebalilerin Ak Şemseddinlerin İslam’ı İslam değimliydi de? Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca İmparatorluğu! Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir! Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!” Anlayana…

09 Haziran 2025

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: