Değerli okurlar ;
Bu hafta köşemizde tarihimiz açısından çok önemli olduğunu düşündüğüm acısıyla ,tatlısıyla hayatımızın her noktasında olan bir nimetten bahsedeceğim .Yazılarımda okuyucularımın anlamasını istediğim ve bakış açılarında farkındalık oluşturmak istediğim tek şey yediğimiz ve yahut içtiğimiz nimetlerin ne kadar kıymetli ve kutsal olduğudur. Günümüz dünyasında insanlar nimetlerin değerini bilmeyerek ,israf ederek hayatlarını tüketici olarak devam ettiriyor .Ama içinde yaşadığı dünyanın ve sahip oldukları nimetlerin farkında olan insanlar şükredecek binlerce nimet bulabilir. Bu şükür ve farkındalığın insanlara çok farklı bakış açıları kazandıracağından hiç şüphem yok.
Bildiğimiz gibi biz Anadolu insanının hayatı hiçbir zaman toz pembe geçmemiştir. Tüm sevinçlerimizin tüm yaşadığımız güzel şeylerin bedelini ödemişizdir ve ödemeye de devam edeceğiz. şu yaşadığımız cennet vatana bir bakalım , bu cennet vatan için atalarımız sene 1071 den beri devamlı mücadele etmişler ,düşmanla savaşmışlar . Bu en son kurduğumuz devlet olan Türkiye Cumhuriyeti içinde geçerlidir .Ben bu yazıyı yazarken hatta siz bu yazıyı okurken dahi Mehmetçiğimiz bizim için düşmana göz açtırmamayı kendine vazife edinmiştir. Burdan çıkartacağımız sonuç şudur ; bizim coğrafyamızda hüzün ve sevinç hep kol kola gezer. Bu hafta sofralarımızda eskisi kadar yer bulmayan bizleri savaşta ve barışta asla tek bırakmamış bir nimet olan hoşaf (komposto )tan bahsedeceğim .Popüler kültüründe etkisiyle kendine artık sofralarımızda yer bulamayan hoşafın yerini daha çok zararlı ve asitli içecekler almıştır. Özellikle gençlerimizin çoğu hoşaf yerine kola ,gazoz vs kendilerine daha az faydalı içecekler tüketmektedir .Ben burda gençlerimize suç bulmuyorum suç tabi ki biz yetişkinlerde çünkü biz gençlerimize sadece hoşafı kaynatılmış şekerli suya atılan meyveler olarak anlattık .Ama gençlerimize hoşafın bizim için kutsal bir içecek olduğunu Çanakkale Savaşında askerlerimizin bazı günler sadece hoşaf içerek ,kuru ekmek yiyerek gün bitirdiklerini anlattık mı onlara ? Bu konuda şüphelerim var .Biz hoşaf içip kuru ekmek yiyerek yedi düvelle savaşmış bir neslin torunlarıyız. Osmanlı saraylarının ziyafetlerinin ki özellikle ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan hoşaf Osmanlının en zor zamanında dahi askerimizin menüsünde olmuştur. Hoşaf içerken Çanakkale Savaşındaki askerlerin menüsünde bulunan ve onları tüm gün ayakta tutmaya çalışan bu nimetin farkında mıyız ? dediğim gibi hayatımız gibi hoşafta hem acı hem tatlı günlerimizin vazgeçilmez nimetlerindendir. Bu hafta yazıma savaşta ve barışta yanımızdan ayırmadığımız değerli nimet hoşafın tarifini vererek veda ediyorum.
Malzemeler
2 su bardağı sarı çekirdeksiz üzüm dilerseniz kuru üzüm 5 su bardağı su 1 çay bardağı toz şekerYapılışı
Kuru üzümlerimizi bir güzel yıkayalım.
Daha sonra üzümleri 10 dakika kadar soğuk suda bekletelim.
Üzümleri tekrardan süzüp 10 dk kaynatalım
Kaynayan üzüm ve su karışımının üzerine şeker ilave edip soğumaya bırakalım
Afiyet olsun …
İshak Kaan Usta