Uzan zamandır böyle güzel bir atmosferi görmüyordum. Maç öncesi Stadyumun etrafını çepeçevre gezdim. Taraftarın heyecanı konuşmalarına ve yüzüne yansıyordu. Herkes telaşlı telaşlı tribündeki yerini almak için tribünlere gireceği kapılara koşuşturuyorlardı. Yaşlısı, genci, kadını erkeği, çoluk çocuk herkes kendi aralarında maçın kritiğini yapıyor bir taraftan da takımlarını eleştiriyorlardı.
-“Oğlum bu maç kesin bizim”
-“yürü git ya, oğlum karşındaki takım Fiorentina”
Gibi birçok diyaloğa şahit oldum. Konuşmalara şahit oldukça, yüzümde bir tebessüm beliriyordu. Bir ara yanıma genç bir yiğido geldi; “Abi maç ne olur?” diye sordu. İçimden turu geçeriz demeyi çok isterdim. Maalesef diyebildim sadece…
İki takımın güç dengelerine baktığımızda gerçekler bize çeyrek finalin oldukça zor olduğunu yansıtıyordu. Bizden on kat daha güçlü bir ekiple karşılaşıyorduk. Aslında ilk yarı her şey güzel başladı ve güzel gidiyordu. Haddimizi bilerek oynuyorduk. Erdoğan’ın 34. Dk’da Jeneriklik golüyle bu oyun taçlanmıştı. Rakibe alan bırakmıyor, bulduğumuz kontralarla rakip kalede tehlike yaratıyorduk. Topu daha çok rakibe veriyorduk. Onların oynamasına müsaade ediyorduk. Rakibin kalemize yakın yerde oynamasından çok 2. Bölgede oynaması tehlike yaratmıyordu. Fiorentina’da top tekniği üst düzey oyuncu sayısı çok olunca bizim topla oynamamız zaten beklenemezdi.
Ne var ki, ilk yarının bitimine dakikalar kala Cofie’nin bireysel hatası, rakibin topu bizim 1. Bölgede kapması beraberinde beraberlik golünü yememize neden oldu. Fizik güç dengeleri çok farklı iki takımın dirençleri de belli bir süre sonra kırılıyor. Belki o gölü kalemizde görmemiş olsak direncimiz çok daha fazla olabilirdi.
İkinci yarı ayakta duran futbolcu sayımız yok denecek kadar azdı. İlk yarıda yoğun güç kullanımı ikinci yarıda takımın yorgunlukla birlikte çözülmesine neden oldu. İlk yarı hemen hemen hiç alan bırakmayan Sivasspor ikinci yarıyla birlikte, özellikle kendi sahamızda rakibine oldukça fazla alan bırakmaya başladı. Köşe atışından gelen ikinci gol tamamen işimizi mucizelere bıraktı. Sonrasında hata aramanın hiçbir anlamı kalmadı. Sonraki bölümlerde Fiorentina gibi bir rakibe 2 gol atıp maçı uzatmalara götürmek hayalden öteye geçemezdi. Kaldı ki, ikinci yarının başından itibaren zaten ayakta durmakta zorlanan Sivas spor ’un maçı o golden sonra çevirmesi mümkün değildi.
Realiteye bakıldığında Fiorentina’nın favori olduğu son 16 turunda Sivasspor’un başarısı Avrupa’da büyük yankı uyandırabilirdi. Rıza Çalımbay takımını bildiği için oyun taktiği olarak, geriden ileriye atılacak uzun toplar ve karambole gelişen ataklarla gol bulmayı hedeflemişti. Bu taktik anlayış kısmen ilk yarı için tuttu. Tek gördüğüm eksik ise geriden atılan uzun toplarda Erdoğan-Samu Saiz- Jordy Caicedo’nun birbirinden oldukça uzak oynamaları ve orta alandan destek gelmemesiydi. Bu tip taktik anlayışlarda rakibin sahasında ne kadar kalabalık olursanız dönen topları alma olasılığınız o kadar fazla olur. Ancak arkadan ileriye atılan her topta, sürekli yalnız bırakılan hücum oyuncusu oyuncuları dönen toplarda da başarılı olamayınca farklı mağlubiyet kaçınılmaz oldu.
Dün ki maçın tek galibi vardı, o da muhteşem taraftardı. Avrupa’da gelebildiğimiz yere kadar geldik. Bundan sonra artık lige dönme vaktidir. Bu taraftarın tamamı lig maçlarına belki de gelmeyecek ama en az yarısını tribünde görmemiz gerekir. Gerçek olan şu ki, Sivas, Sivas sporla güzel. Avrupa’nın önemli takımlarını ve süper ligin güçlü takımlarını ayağımıza kadar getiriyoruz. O halde taraftar olarak bize düşen takıma sahip çıkmak ve bundan sonraki tüm maçlarında yanında olmak. Dünkü tribün ambiyansı mükemmeldi. İnsanın tüylerini diken diken eden o tezahüratlar ve gol sevincinin atmosferi bambaşkaydı. Futboldan zevk almasanız da tribünden zevk alarak keyifli saatler geçirmek için bu desteği her daim vermek gerek.
Avrupa’da bu tura kadar ellerinden gelen her şeyi yapan tüm Sivas spor camiasına, bizlere bu heyecanı yaşattıkları için teşekkür ederim. Zaman eleştiri zamanı değil, birlik olmak ve takımı desteklemek zamanı. Dün olduğu gibi ligde de tribünleri doldurmanız dileğiyle sağlıkla kalın…