Geçtiğimiz günlerde, Alanyaspor teknik direktörü Çağdaş Atan, futbol dünyasının kırk yıllık tartışmasını yeniden alevlendirecek bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Bu sene, kazansın veya kaybetsin, Çağdaş hocanın takımını izleyenler bilir, yıllar önce Cruyff ile başlayan ve Barcelona’nın kültürü haline gelen total futbol, Alanya’nın bu yıl kullandığı vazgeçilmez sistemi; ancak Erol Bulut, haleflerinin total futbolun karşısına diktiği topsuz kontra futbolu ile hiçbir oyun planının yüzde yüz galibiyet garantili olmadığını hepimize gösterdi.
Rıza Çalımbay haftalar önce; topa rakiplerine nazaran daha az sahip olduğuna dair yöneltilen eleştirilere, bunun planının bir parçası olduğunu ve topu rakibe bırakarak, ilk hatalarında verdikleri boşluklardan yararlanmayı ve kontra ataklar ile gol bulmayı amaçladıklarını belirtmişti.
Bugün, bu iki futbol anlayışının günümüzdeki en büyük iki temsilcisi Pep Guardiola ve Jose Mourinho; her ikisi de dünyanın (herkesin kabul ettiği üzere) en iyi ulusal ligi olan Premier League’in iki büyük takımını çalıştırmakta. Hâlihazırda ise kendi liglerinde şampiyonluğun en büyük birkaç adayından iki tanesi, bu iki ismin takımı.
Dolayısıyla herhangi bir futbol anlayışının diğerine üstünlüğünden bahsetmek pek söz konusu değil. Lakin, bugün oynanan Gaziantep maçında ortaya koyulan futbolu gördükten sonra Rıza hocanın iki üst paragrafta bahsettiklerine katılmak da mümkün görünmüyor. Evet, kazandık. Özellikle düşe kalka gittiğimiz ve gideceğimizin belli olduğu 2020-2021 sezonunda alınan her üç puan altın değerinde, fakat üzülerek belirtmem gerek ki; aldığımız galibiyet futbolcuların bireysel performansları ve de Gaziantep Futbol Kulübü’nün (bizim kadar) sistemsizliğinden ibaret.
Maça çok demotive başlamış olmamız erken gol yememize neden oldu, golden sonra ise rakip kontrolü bize verdi. İlk yarının sonuna kadar da Rıza hocanın iddia ettiğinin aksine top çoğunlukla bizdeydi. Top bizdeyken, Sivasspor herhangi bir oyun planından çok uzak, yalnızca doldur-boşalt yapan bir takım görünümündeydi. Rakibimizin önde olduğu için kapıldığı rehavet ve top ayaklarına geldiğinde bizden farklı bir şey yapamaması, ilk yarının sonunda bize eşitliği getirdi.
İkinci yarı başında duran toptan yakaladığımız gol ile ve Gaziantep’in 10 kişi kalmasıyla tamamen tarafımıza geçen maç kontrolü ile galibiyeti aldık. Hakan Arslan’ın bugün gösterdiği performans paha biçilemez, fakat başta da belirttiğim gibi, eğer her maç bir futbolcunun çıkıp bizi kurtarmasını beklersek işimiz çok zor gibi görünüyor.
Sezonun ilk yarısı bitmek üzere. Fenerbahçe hariç kağıt üstünde zor bir rakip de kalmadı. Yarı boyunca ben de dahil olmak üzere; sakatlık, hastalık gibi birçok bahanenin arkasına saklandık. Takımın eksiklerinin büyük çoğunlukla tamamlandığı şu dönemde, benim alınacak olası mağlubiyetlerde bahanem kalmadı. Peki ya hocamız, ilk mağlubiyette oyna(yama)dığı kontra futbolundan bahsedecek mi?
Son olarak görev alamayan kenarda ki oyuncuları ne zaman hazır hale geleceğini merak ediyorum. Özellikle Felix konusunda umudumu sıcak tutmak istiyorum. Devre arası yapılacak transfer çalışmalarında üzerine basa basa söylemek istediğim mevki; SOL BEK ve STOPER. Ciddi anlamda uzun zamandır bu mevkilere takviye yapılması önemlidir. Ligin ikinci yarısında ligi iyi bir yerde bitirmek istiyorsak geç kalmamak gerekir.
Sağlıklı ve sahalarda taraftarlı günler dileğiyle…