Ligin son haftaları yaklaştıkça üst ve alt sıralar şekillendi. Küme düşmeme mücadelesi veren takımlar çıktıkları her maça final havasında çıkıyorlar. Dünde bunlardan biri Sivas spor-Kasımpaşa maçıydı. İki takım içinde 6 puan değerinde olan maçta gülen taraf konuk ekip oldu.
Rıza Çalımbay çıkardığı kadro itibariyle ne düşündü bilinmez ama gerçek olan şu var ki bizi şaşırtmaya devam ediyor. 34 hafta geride kalmasına rağmen takım kadrosunda bir türlü doğru tercih yapamayan Rıza hoca dünde, uzun süre kadroda yer bulamayan Alaaddin Okumuş ile Samba Camara’yı kadroya sürmüştü.
Müsabakanın ilk 20 dakikası tamamen rakip takımın kontrolünde geçerken, Sivasspor’un saman alevi şeklindeki atakları sonuç bulmadı. Kasımpaşa takımı daha konsantre bir futbol oynarken, Sivasspor sanki bir prestij maçına çıkmış havasındaydı. Bu durum oyunun sonlarına doğru az sayıdaki taraftarları çileden çıkarmaya yetti.
Rıza Çalımbay maç sonu yaptığı açıklamalarda takımı için “Avrupa’nın ve Türkiye’nin en yaşlı kadrosuna” sahip olduklarını dile getirdi. Burda Rıza Çalımbay’a sormak lazım; “Bu takımı kim yaptı?” Zaman zaman okuyuculardan ve taraftarlardan eleştiri alıyorum. Eleştirinin yegâne kaynağı “yönetimi neden eleştirmiyorsun?”
Hatırlayın; sezon başında Rıza Çalımbay’ın kamuoyuyla paylaştığı ifade vardı. Neydi o; “Hedefi olmayan bir takım olursa ben Sivassporla anlaşmam.” Bu ifadeyi iyi anlamak lazım. Hedefe giden bir takımı kim yapar? Elbette ki takımın teknik direktörü. Eğer ki Rıza hoca sene başında yönetimden istediği oyuncuları alamadıysa kimseyi suçlamaya gerek yok. O zaman sözleşme imzalamayacaktı. Yok, sözleşme imzaladıysan demek ki hedefi olan bir takım yaptın. Yani yönetim senin istediğini verdi. Şimdi bende taraftara soruyorum… Yönetim Rıza hocanın istediklerini karşıladıysa ki, karşılamış görünüyor, o zaman yönetimin neyini eleştirelim?
Bu takımın yaşlı olmasının sorumlusu ben değilim. Her maçtan sonra yoğun bir maç trafiğinden şikâyetçisin. Takımın yaşlı ve yorgun olmasının sorumlusu Futbol Federasyonu mu? Kabul etmek lazım üç kulvarda mücadele kolay değil. Ne var ki, takımı buna göre kurmak ve hazırlamak senin sorumluluğunda. Nihayetinde bu takımı sen yaptın.
Dünkü maçı almış olsaydın bugün bunların hiç biri yazılıp çizilmeyecekti belki. Çünkü dün alacağın galibiyetle ligi bitirmiş olacaktın. Şimdi takım ateş çemberinin içine girdi. Öldüm diyen takımlara yeniden umut oldun. Ligin altını yeniden harladın. Her takımda yeniden bir umut doğdu.
Geriye final niteliğinde üç maç kaldı. Realiteye baktığımızda İstanbul’da oynayacağımız Galatasaray maçından puan çıkarmak mucize. Konya ve Kayseri maçları stresi yüksek riski yüksek maçlar olacak. Konya ve Kayseri takımlarının kaybedecekleri bir şey olmadığı için maçlara rahat çıkacaklar. Bu takımların rahatlığı seni takımı ve taraftarı strese sokacak. Sinir, stres beraberinde hata getirecek. Umut ediyorum düşündüğüm kâbusu yaşamayalım.
Evimizde oynayacağımız final niteliğindeki, son iki maça taraftara çağrımdır. Takıma küskünlük zamanı değildir. Bu maçlar sadece Sivasspor’un değil memleketin kader maçlarıdır. Taraftarı arkasında gören yaşlı takımımızın itici gücü biz olmalıyız. Son nefese kadar takıma destek şu an en büyük taraftarlıktır. Küskünlükleri, kırgınlıkları bir kenara koyup, eleştirileri rafa kaldırıp destek olma zamanıdır. Hepimiz kızgınız ve üzgünüz. Ne var
ki, oynayacağımız son iki maç kader maçıdır. Bizler taraftar olarak üzerimize düşen görevi yapmalıyız. Sonuna kadar takımı desteklemeliyiz.
Aksi halde ne eleştirecek bir takım buluruz ne de üzülecek bir maç.
Sağlıcakla kalın!